31 Ağustos 2014 Pazar

Issız Ada Radyosu Arşivi (Ağustos 2014)

Tom Petty & The Heartbreakers - Hypnotic Eye
Yıl: 2014 ABD
Tür: Blues Rock, Pop Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "American Dream Plan B"
Kimbra - The Golden Echo
Yıl: 2014 Avustralya
Tür: Indie Pop, Art Pop
"F" Rate: 5/10
I.A.R. tavsiyesi: "Carolina"
 
The Flaming Lips - The Soft Bulletin
Yıl: 1999 ABD
Tür: Psychedelic Pop, Art Pop
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Buggin'"
 
INXS - X
Yıl: 1990 Avustralya
Tür: Pop Rock
"F" Rate: 7/10
I.A.R.tavsiyesi: "Disappear"
 
The Relatives - The Electric Word
Yıl: 2013 ABD
Tür: Funk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Say It Loud (It's Coming Up Again)"
 
Phoenix Again - Look Out
Yıl: 2014 İtalya
Tür: Progressive Rock, Post-Rock
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Winter"
 
BOKKA - BOKKA
Yıl: 2013 Polonya
Tür: Art Pop, Electropop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Reason"
 
VA - Khana Khana! Funk, Psychedelia and Pop From The Iranian Pre-Revolution Generation
Yıl: 2012 İran
Tür: Psychedelic Pop, Psychedelic Rock, Funk
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: Neli - "Ki Bood"
 
Allah-Las - Worship The Sun
Yıl: 2014 ABD
Tür: Indie Rock, Garage Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Had It All"
 
Reservoir Dogs OST
Yıl: 1992 ABD
Tür: Pop Rock, Pop, Funk
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: Blue Swede - "Hooked On a Feeling"
 
Philip Sayce - Influence
Yıl: 2014 İngiltere
Tür: Blues Rock
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Out of My Mind"
The Hobbes Funclub - Up At Lagrange
Yıl: 2014 İngiltere
Tür: Indie Rock, Dream Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Outside Myself"
 
VA - Turkish Freakout: Psych-Folk Singles 1969-1980
Yıl: 2010 Türkiye
Tür: Psychedelic Rock, Psychedelic Pop, Folk
"F" Rate: 9/10
I.A.R. tavsiyesi: Alpay - "Seni Dileniyorum"
 
VA - Turkish Freakout 2: Psych-Folk 1970-1978
Yıl: 2011 Türkiye
Tür: Psychedelic Rock, Psychedelic Pop, Folk
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: Edip Akbayram - "Mehmet Emmi"
 
Angus & Julia Stone - Angus & Julia Stone
Yıl: 2014 Avustralya
Tür: Folk Pop
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "A Heartbreak"
 
Lenny Kravitz - Are You Gonna Go My Way
Yıl: 1993 ABD
Tür: Psychedelic Rock, Soul
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Are You Gonna Go My Way"
 
The New Pornographers - Brill Bruisers
Yıl: 2014 Kanada
Tür: Indie Pop, Power Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Brill Bruisers"
 
Окуджав - Окуджав
Yıl: 2014 Rusya
Tür: Electropop, Indie Pop
"F" Rate: 6/10
I.A.R. tavsiyesi: "Перед сексом"
 
 
The Secret Sisters - Put Your Needle Down
Yıl: 2014 ABD
Tür: Alt. Country, Americana, Folk
"F" Rate: 7/10
I.A.R. tavsiyesi: "Rattle My Bones"
 
Beck - Midnite Vultures
Yıl: 1999 ABD
Tür: Funk Rock, Electronic, Alternative Dance
"F" Rate: 8/10
I.A.R. tavsiyesi: "Milk & Honey"

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Larkin Poe - Kin


Jessica, Rebecca ve Megan Lovell'dan oluşan The Lovell Sisters, 2004'te kurulup, iki albüm çıkarıp, 2010'da da dağılan orta karar bir bluegrass / country grubuydu. Bu dağılmayı farklı bir şekilde yeniden doğuşa çevirmek isteyen kardeşlerden 89 doğumlu Megan ve 91 doğumlu Rebecca, ablaları Jessica'nın yer almadığı yeni bir grubu 2010 yılında hayata geçirdiler. Grubun adını ise ikilinin Edgar Allan Poe'nun uzaktan kuzeni olan büyük büyük büyükbabalarının adı olan Larkin Poe koymuşlar. İlk albümleri Kin öncesinde beş EP ve çeşitli etkinliklerle geçen bir süreç yaşamışlar. Müzik olarak The Lovell Sisters'ın kısır Amerikan köklere sahip sıradanlığını aşıp, kendi içinde katmanları bulunan daha geniş bir yelpazeyle dinleyeni serinletiyorlar. Tabii bu genişlik, o sözü edilen köklerle bağları tamamen koparmaya sebep olmuyor. Sadece o köklerin ne kadar farklı şekillerle dal budak sarabileceğine dair başarılı örnekler sunmalarına zemin hazırlıyor.

Biraz daha açarsak Larkin Poe, yerel Amerikan country geleneklerini, sahip oldukları rock dizginlerini serbest bırakarak ve bu sayede özellikle olgun bir pop birikimini içeri dahil ederek çeşitlendiriyorlar. Böylece bazı şarkılar hem o gelenekten geldiklerini, hem de gelmediklerini hissettirir telden çalıyorlar. Ama en çok da o pop pırıltılarını sergiledikleri anlarda yıldızlaşıyorlar bana göre. 12 şarkının çoğunda da bu tarzı sergileyince ortaya çok iyi bir albüm çıkıyor haliyle. Her ne kadar albümün yıldızlarından olan açılış şarkısı Jailbreak bu tanımı birebir karşılamayıp Kin'i kaliteli bir pop rock algısına yönlendirse de, özellikle Stubborn Love ve Jesse'nin sahip olduğu indie pop kalitesi, Rebecca ve Megan'ın olaya ne kadar geniş bir pencereden bakabildiklerini gösteriyor.


Yaptığımız betimlemelerden Larkin Poe'yu düz biçimde pop ve rock karışımı olarak yaftalamak da içime pek sinmiyor. İlginç biçimde düz bir müzikal tat içermelerine rağmen, bu pop, country, rock, folk başlıklarını birbirleriyle o denli iyi paslaştırıyorlar ki, isteseler kendilerinden 10 Taylor Swift çıkarabilecek kapasiteye sahipler. Ama radyolara olduğu kadar Glastonbury (müzik dünyasının en köklü ve kaliteli festivallerinden biri), The Observer (sosyal demokrat entelektüelliği ve geniş perspektifiyle dünyanın en eski Pazar gazetesi) gibi çevreler tarafından ilgi görmelerini de bu kabul görür sentezlerini ayaklar altına almayan tutumlarına bağlamak gerek. Belki T Bone Burnett ile tanışsalardı daha dingin ve koyu bir country çehresi edinebilirlerdi. Ama bu halleriyle bir zamanlar Sheryl Crow'ın ilk albümü Tuesday Night Music Club'ın etkisine sahip bir kuzenlikle ve güzellikle country, folk + pop dengesi sağlıyorlar.

Adı geçen enfes Larkin Poe şarkılarına, vokal zengini İngiliz folk bestelerini anımsatan Crown Of Fire'ı, funk görünümlü rock, pop solunumlu folk olan Banks Of Allatoona'yı, yine Lovell kardeşlerin uyumlu vokalleriyle yücelttikleri kabare havasına sahip Elephant'ı ve kapanıştaki piyano baladı Overachiever'ı ekleyebiliriz. Geri kalanlarda da mutlaka keşfedilecek birşeyler var. Kin çok değerli bir albüm. Şarkı yazma ve onları söyleme yeteneğini hissettiren bir albüm. Abartmadan sentezde bulunan bazı albümlerin düştükleri samimiyetsizlik tuzağına düşmemiş, dinlendikçe değeri artan ve kendine bağlayan bir albüm. Mesela albümü ve şu Jesse'yi tatlı bir kaşıntı gibi defalarca arka arkaya dinleyesim var. Ama kaşınan yerlerimi mümkün olduğu kadar kaşımamaya çalışıp tatsız bir hale getirmeme gibi de bir huyum vardır.

1. Jailbreak
2. Don't
3. Stubborn Love
4. Dandalion
5. Crown of Fire
6. Elephant
7. High Horse
8. Sugar High
9. Jesse
10. Banks of Allatoona
11. We Intertwine
12. Overachiever

21 Ağustos 2014 Perşembe

Royal Blood - Royal Blood


Yaz ayları benim müzik zevkime hiç de hitap etmeyen bir iklimde seyretti. O kadar fazla kötü albüme rastladım ki, dünya resmen indie çöplüğüne dönmüş dedim kendi kendime. Tabii sıkıntı sadece indie sahnesinde değildi. Genel anlamda rock ve pop ana başlıklarında piyasaya ya da dijital ortamlara çıkmış yığınla albüm resmen şişkinlik yaptı. Ümitle beklediğim bazı isimler bile çok kötü albümlerle ortama ayak uydurdular sanki. Öyle ki, basit birer yaz hiti olarak damgalanan bazı şarkıları bile hiç ummayacağım biçimde daha fazla beğendim. Bu negatif havayı dağıtan nadir sayıdaki albümlerden biri olan İngiliz ikili Royal Blood'ın kendi adını taşıyan ilk albümlerini daha ilk dinleyişte bağrıma basmam, kesinlikte yoklukta gideri olan bir albüm olması yüzünden değil, o klasik blues, hard ve garage rock'ın kaynaşmasından doğan enerjilerine zahmetsizce ortak olabilmem yüzündendir.

2012'de Brighton'da Mike Kerr (vokal, bas) ve Ben Thatcher (davul) ikilisi tarafından oluşturulan Royal Blood, teoride yeni bir şey sunmayan, ama pratikte blues-hard-garage üçlemesinin hakkını teslim eden müziklerini 10 güzel besteyle servise sunuyorlar. 2013 boyunca özellikle Arctic Monkeys tarafından manevi destek gören grup, Teksas'tan Liverpool'a, Glastonbury'den Reading'e uzanan bir festival yelpazesine ayak uydurmuş, BBC'nin yeni yeteneklere ilgi gösteren kapsamlı kamuoyu yoklaması BBC Sound Of 2014'e de aday olmuş. Bu başarı öyküsünün sonunda merakla beklenen albümden sırasıyla Out Of The Black, Little Monster, Come On Over ve Figure It Out single'ları çıkmış. Kendi adıma bunlardan zımba gibi bir açılış yapan Out Of The Black'i daha çok tuttuğumu belirteyim. Tabii diğerlerinin de single diye aşağılanmayacak, sıradan olmaktan uzak güçleri var.

Albümün en beğendiğim şarkılarından biri de iki buçuk dakikalık süresi boyunca orta tempolu leziz bir funk rock ile, temposu yüksek bir punk'n roll harmanı yapabilmiş Loose Change oldu. Aksak ritimleri, nakaratları, sağlam gitar rifflerini seven bir grup olarak Royal Blood'ın genlerinde blues, psychedelic, punk, grunge izlerini bulmak mümkün. Kerr ve Thatcher'ın bu türlerle tek gecelik ilişkiler değil, seviyeli birliktelikler yaşadıkları belli oluyor. Mike Kerr'in genç vokali ve Ben Thatcher'in zamanlaması yerinde davulu bariz farklar yaratmasa da şarkılara hakimiyetleri tartışılmaz. Her haliyle olmuş bir grup olarak gelecek için kendilerinden daha da umutluyum... diyecektim ki, daha önce bu cümleyi kurduğum bazı isimlerin yeni albümlerinde yaşadığım hayalkırıklığını düşününce umut çıtasını fazla yükseltmemenin daha doğru olacağına kani oldum. Zaten başımıza ne geliyorsa geleceği düşünmekten geliyor.

1. Out of the Black
2. Come On Over
3. Figure It Out
4. You Can Be So Cruel
5. Blood Hands
6. Little Monster
7. Loose Change
8. Careless
9. Ten Tonne Skeleton
10. Better Strangers

17 Ağustos 2014 Pazar

Guardians Of The Galaxy: Awesome Mix, Vol. 1 (OST)


Marvel uyarlaması James Gunn filmi Guardians Of The Galaxy, yılın en büyük hitlerinden biri olarak renkli karakterleri, beklentilere cevap veren aksiyonu ve çoğu kez büyüleyen görsel işçiliğiyle kendinden oldukça söz ettirdi. Ama anlaşılan bu kadarla da yetinmek istemeyip soundtrack yönünden de konuşulmak istemiş ki, filmle de çok ilişkili bir "karışık kaset" formatıyla bu yönünü de güçlü tutmuş. Sadece Tyler Bates'in 29 parçalık score çalışmasıyla kalınsaydı belki 1-2 cümleyle geçiştirilecek olan bu yön, filme eklenmiş bir yan unsur olarak değil, doğrudan filmin baş kahramanı Peter (nam-ı diğer Star-Lord) ile yakından ilişkili bir vazgeçilmez olarak yer almakta. 80'lerin sonunda annesini kanserden kaybeden küçük Peter, walkmaniyle annesinin doldurduğu karışık kaseti dinlemeden duramıyor. Aynı gün başka bir galaksideki Yondu ve haydut çetesinin kaçırdığı Peter, yıllar sonra büyüdüğünde bile bu müzik tutkusundan vazgeçmiyor. Üstelik uzay teknolojisinin sunduğu olağanüstü imkanları reddedip aynı walkmande aynı kaseti dinleyerek.

Dostlarıyla hapisten kaçtıktan sonra sırf gardiyanların el koyduğu walkmani ve daha da önemlisi içindeki kaseti geri almak için geri dönebilecek kadar gözünü karartan Peter, belki sadece ölen annesinin hatırına bunu yapıyor görünebilir. Ama filmde görüyoruz ki, bu walkman ve karışık kaset Peter için sembolik bir unsur olmanın ötesinde, içinde onu kurtarılmaya, defalarca dinlemeye, derinlerde hissetmeye değecek şarkılar barındıran bir güce sahip. 80'lerin sonunda Peter'ın dinlediği şarkılardan oluşan bu kasette 70'lerin bazı dişli hitleri yatmakta. Şarkıları seçen de, filmdeki sahnelere yerleştiren de James Gunn. Kendisi bu süreci "70'lerin Billboard listelerindeki hitleri araştırdım, yüzlerce şarkı indirdim, en son filmin tonuna uygun 120 şarkı kaldı" şeklinde ifade ediyor. Gunn bu şarkıları dinlerken bazen şarkılara göre sahneleri tasarlamış, bazen de sahnelere göre şarkıları seçerek eleme yapmış. Tabii birtakım gelgitler yaşayarak.


Mesela fragmanda da duyduğumuz Blue Swede klasiği Hooked On A Feeling'i ilk başta açılış jeneriğine koymayı düşünmüş, hatta jeneriği bu şarkıya göre planlamış. Ama Redbone şarkısı Come and Get Your Love'ı duyunca onun daha uygun olacağı fikrine varmış. Enfes Hooked On A Feeling de başka sahneye konmuş. Bir başka ikilemi de David Bowie parçası Moonage Daydream'de yaşamış Gunn. Bu şarkı filmin post-prodüksyon aşamasında filme eklenen tek şarkıymış. Aslında Gunn filme koyup koymamakta bile kararsızmış. Ne var ki filmdeki karizmatik görünümüyle Bowie'nin Ziggy Stardust günlerinin sarışın versiyonunu anımsatan Benicio del Toro'nun canlandırdığı Koleksiyoncu'yu bulmak için gittikleri Knowhere şehrine yapılan girişin fonunda bu şarkının kullanılması en doğru ve anlamlı seçim olmuş. Bir de James Gunn, filme Electric Light Orchestra (ELO) şarkısı Livin' Thing'i de koymuş. Ama şarkının yer aldığı sahne filmden çıkarılınca şarkı da dışarıda kalmış. Gunn bu duruma üzülse de, filme olduğu kadar soundtrack için de titizlenendiğinden bu disiplinli tutumundan vazgeçmemiş.

Bu şarkıları filme koymadan önce sık sık ses ekibine de danışan yönetmen, karakterlerin ağır çekimde kasıla kasıla yürüdükleri olmazsa olmaz sahne için Hooked On A Feeling, Come and Get Your Love, O-O-H Child ve daha birçok şarkıyı denedikten sonra kendisi ve kamera operatörleri için en uygununun The Runaways şarkısı Cherry Bomb olduğu kararına varılmış. (Bu arada O-O-H Child'ın da filmde çok ciddi olması gereken bir sahnede matraklaştırıldığını belirtelim.) Bana göre o ağır çekim yürüyüş esnasında çalınabilecek 70'lere dair onlarca şarkı vardı ya neyse. Cherry Bomb da fena durmamış. James Gunn iyi bir kafa yaşıyor denebilir. Yine bana göre filmde kendine en iyi yer bulan şarkılardan biri de Elvin Bishop'ın mükemmel aşk şarkısı Fooled Around and Fell In Love olmuş. Peter ve Gamora arasındaki yakınlaşmanın fonunda yer alan şarkı, Gamora'nın ilk walkman deneyimi olmasının yanında, ikilinin tuhaf Knowhere gökyüzü altındaki kasvetin muğlak romantizmine aynı mükemmellikte hizmet etmiş.


Filmde ve albümde Spirit In The Sky, I Want You Back, Escape (The Pina Colada Song) ve eskimesi mümkün olmayan olağanüstü 10cc şarkısı I'm Not In Love sıkı birer James Gunn seçkisi olarak boy gösteriyorlar. Finalde annesinin ölmeden önce Peter'a verdiği paketten çıkan Awesome Mix, Vol. 2 kasetinde çalan Ain't No Mountain High Enough da albümün sonunda yerini almış. Teknik olarak devam filminin soundtrack albümünde olması gerekirdi ama yine teknik olarak ilk filmde çaldığı için belki Gunn dostumuz Vol. 2 sınırlarına da tekrar koyabilir. Bu arada devam filmi için olduğu kadar o filmin Vol. 2'si için de sıkıştırılan James Gunn, "kafamda bazı listeler oluşturuyorum ama kesin bir şey yok, insanlar Guardians'ı taze ve farklı olduğu için sevdiler, bu yüzden ikincisi de ilkinden daha taze ve farklı olacak" demiş. Filmi bilmem ama Vol. 2 için taze ve farklı olmasından kasıt, anne Meredith Quill'in derlediği düşünüldüğünde 70'ler olmazsa bu defa 80'lerden bir derleme olabilir. Ama Ain't No Mountain High Enough eğer Vol. 2'nin içindeyse soundtrack taze ve farklı olmasa da olur hani.

1. Blue Swede - Hooked on a Feeling
2. Raspberries - Go All the Way
3. Norman Greenbaum - Spirit in the Sky
4. David Bowie - Moonage Daydream
5. Elvin Bishop - Fooled Around and Fell in Love
6. 10cc - I'm Not in Love
7. Jackson 5 - I Want You Back
8. Redbone - Come and Get Your Love
9. The Runaways - Cherry Bomb
10. Rupert Holmes - Escape (The Pina Colada Song)
11. The Five Stairsteps - O-O-H Child
12. Marvin Gaye & Tammi Terrell - Ain't No Mountain High Enough